Tipi gözlerimi
açık tutmaya çalıştıkça kapanmaya zorluyor , buz gibi esen rüzgar önüne çıkan
her şeyi bencilce kendine çekiyor ve her şeyi bütünleştirip
tektipleştirerek görmezden geliyordu . Gözlerimi açmaya çalıştıkça belli
belirsiz kar tanelerini görüyordum . Rüzgar önce yerdeki kar tanelerini havaya
kaldırıyor sonra umarsızca etrafa tükürüyordu . Gözlerimi her kırpışımda farklı
yerlere saçılarak toprağın üzerindeki en beyaz örtüye düşüyordu . Kirpiklerim
her seferinde birbirine yapışıyor ve gözlerimi açmak için normalden daha fazla
çaba göstermeye çalışıyordum . Yorgunluktan bitkin düşmüştüm , ağzımı
isteksizce açarak nefes almaya çalışıyordum fakat küçük dilim anında kuruyor ve
tekrar ağzımı kapatıyordum . Sanki hissettiğim her şeyi rüzgar alıyor ve
hissettikçe daha çok istiyordu . Tüm sinir sistemimle hissetsem , midem
yansa , bulansa , içim kavrulsa ve kussam bir fırtına çıkıp bu sefer beni de
alıp götürecekti ./ Fakat var olmanın bir anlamı sınırda olmanın bir anlamı
olmalıydı ve sanki bir lokomotif olacak her şeyin sebebiydi . Her şeyin
genlerimce kodlanmış ve bunun olabilecekleri sınırlandırabileceği olasılığı da
vardı ; sanki kader gen
haritamızdaki mikro sistemin bir sonucuydu . Yaşamak için ekstradan bir güç
sarfetmek gerekmiyordu belkide . Organlarım'dan çıkan ısı beni bu donmuş kara
kütlesi üzerinde sebebini bilmeden yürümeme yol açıyor ve aklıma gelen
dirimbilimsel sorular mideme daha fazla çöküyordu ve dışsal gerçekliğe adapte
olmaya bir dakikalık bir gecikmeyle geri dönmemi sağlıyordu .
Ne kadar
yürüdüğümü bilmiyorum ama artık tek sorunum soğuk hava kütlesi ve midemdeki
sancı değildi . Neredeydim ve nereye gidiyordum ? Kimileri için bunun bir önemi
yoktu çünkü doğduğumuz anda içine düştüğümüz sosyokültürel alan bizim
yapabileceklerimizi sınırlıyor ve hatta ne yapmak istediğimizi dahi bilemeden bizi engelliyordu .Geriye dönüp bakmak için aklımı doğrulttuğumda arkamda neler
bıraktığımı düşünmeye başladım . Belki de benim gibi nereye gittiğini
bilmeden yürüyen binlerce insan ve hatta nefes alan veya almayan milyonlarca (şey) aynı şeyleri farklı renklerde , kokuları farklı şekilde , maddeleri ve
düşünceleri farklı şekilde duyamsayan ve
irdeleyebilen her varlık acaba kaçı ne yaptığının ve neden yaptığının
farkındalığı içerisindeydi ? Gün içerisinde algımıza insanlık sermayesi denen
ahmak davranış , düşünüş , yaşayış
biçimlerini koyan
geçmişizden fakat ortak olan bir geçmiş bu ; yarattığı sonuçları yaşayan biz
bir sonraki zaman aralığı içerisinde nelere yol açabilecektik ? Umarsızca
arkama dönüp baktım ve ayak izlerim çoktan silinip gitmişti . İnsanlığın sermayesinde kaybolmuş
gitmiştim ve kaybolan parçaları yerine koymam gerektiğini hissetmeye başladım .
Optimistik bir duruş sergilemek hiçbir şey yapmamaktan daha iyi olmalıydı fakat
dışsal çevrenin bedenim üzerinde yarattığı problem şuan için daha önemliy ki
daha az düşünmeye karar vererek daha kararlı bir şekilde yürümeye devam ettim .
Kuru çalılıkların
başladığı yerde bir şeylerin değiştiğini hissetmiştim . Yürümeye devam ettiğim
yön toprağı görebileceğim yükseltiye işaret edecekti ve bir an için
içimden belki de önümde uçsuz bucaksız bir çöl vardır diye geçirdim ve bu
belirsizlik beni korkutuyordu . Bu durumda içgüdülerimle devam ediyordum çünkü
gördüğüm çalılık yığını bir şeylerin değişeceğine beni çoktan ikna etmişti .
Durağanlık ölümdü belki de ve hergün tekrar eden şeyleri sorgulamam gerektiğini
farketmiştim . (Bilinmeyenden korkmanın bilinç altındaki yeri hissel. Yani
tıpkı dürtüsel
alınan kararların
sonucunda doğan belirsizliğe karşı gösterilen korkunun nihayetinde
kördüğüm gibi bir komorbitideye dönüşmesi fakat bit ile pireyi tek başıma nasıl
ayırt edebilirim ki /)
Karanlık çökmüştü
. Fırtınanın durulduğunu ,gökyüzüne ve yıldızlara baktıktan sonra anlayabildim
.Yıldızları görmemle rahatlamıştım ve yolculuğun ardından sanki haftalarca
aylarca yürümüş kadar bitkindim fakat ruhum bedenim kadar hayatta kalmama
yardım etmişti buna emindim.
Uykuya dalmanın
verdiği huzur ile gerçeklikten bir an olsun uzaklaşmışken iken uyandığımda
adete kondasatörü arıza yapmış bir tv gibi açılmakta zorluk çekiyor bir o kadar
da uyanmamak istiyordum ve ayağa kalkıp
düşünmeye başlayınca gerçekliğin tam ortasında bir yerde bir güne daha
başlamanın verdiği zorunluluğu yaktığım bir sigara ile bastırmaya çalışıyordum
.
Gitmek , herkes
için aynı eylemdir ; sadece geride bıraktıklarımız farklıdır .
Sigaramın közü yanmayan kısımlara doğru kıvrılarak ilerlerken, şimdi her gün ben
de gidiyordum .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder