Başlaması zor bir şeye e haliyle bitirmesi de öyle . Arada bir yerde ılık uyum gerekli . Örneğin sabah işe giderken çok fazla düşünmemeli , bir kaç şiir ile güne başlamak iyi olurdu mesela . Eh bir de bir şeyler yazmaya niyetlenmek ciddi bir iştir fakat oturup enine boyuna düşünmek , doğru zamanı beklemek , duygu beklemek .. Willy Russell demiş ya ' eğer yazacaksan bunu ya da şunu bekleme ' yaz işte . Malzememiz hep insan olmuş bir yerde , bir kişi olmuş , veya yaşanmış şeyler ,belki de yaşanmaya özlem duyulan şeyler . Daha bugün okudum Ramana öğretisi diye bir şey eh tahmin edildiği gibi Hindistan şeysi işte . Yani diyor ki insan bir şeyi ister ve zihni buna yoğrulur , nihayetinde insan mutlu olur . Hayal kurmak her insan gibi ama bu insanlar hayal kurmuyorlar sanki çünkü zihin daha sonra susuyor ve bitiyor o şey . Sonuç ? Beyin orgazmı ? Yani mutluluğu dışarıda aramayın diyor , hayalini kurmayın diyor . Tam tersine bir tekinsizlik hali ki demek istediği anladığım kadarıyla şudur ; insan uyuduğunda uyanana kadar geçen süre içerisinde bir yer var ki buna derin uyku deniyor . Yani vücut neredeyse ölmüş gibiyken beyin hala aktif durumda oluyor fakat o tekinsizliğin içerisindeki huzur ve barış nereden geliyor diye soruyorlar . Cevabını bulanlar meditasyon yapanlar ve mutluluğun kaynağını dışarıda veya maddede değil de içlerinde bulanlar efendim . Büyük şehirlerde yaşayan insanları düşünüyorum da belki de o derin uyku halinde dahi gün içerisinde beyinlerinin emdiği o sayısız uyaranın izleri var oluyor . Huzursuz ve kaybolmuş insanlar , uykusuz ve yorgun görünen insanlar , mutsuz ve ifadesiz suratlar .
Sınırdaki avcı başlığını atarken aslına bakarsanız daha çok yabancıların kullandığı bir kavram üzerinden yola çıkmıştım . Stalker yani avcı kelimesinin duygusal bağlamda kullanılmasıyla ilgiliydi bu durum . Yani bu mutsuz insanların birbirlerini tüketmek istemeleriyle alakalıydı .Basit bir örnek verecek olursak seks bağımlısı haline gelmiş insanların seks yapmadan mutlu olamamaları ile ilgili bir durum ki nihayetinde insanlar birbirlerini tanımadan veya buna gerek duymadan mutlu olmaya çalışıyorlardı onları kim suçlayabilir değil mi ?
Sabah uyanıp aynanın karşısında hazırlıklarımı tamamlayıp bir şeyler atıştırdıktan sonra güneş gözlüğüm ve deri montum ile dışarı zindanına adım attım . Etrafımda bana bakan ve beni beğenen bir sürü göz vardı ve bu beni mutlu ediyordu . Arkamda bıraktığım o geniş kalçalı kadın ise bir sonraki haftaya iri memeli bir kadına gebe bırakmıştı yatağımı . Her şey standart , her şey normaldi onlara göre .
Bunlar ufak tefek şeyler . Gün boyunca bunlar gibi onlarca şey aklımızı meşgul ediyor . Zihnimiz adeta sirk maymunu haline gelmiş . Mesele bir şeyi enine boyuna anlatmak değil sanırım . Kendi kendimize yazıp okuyoruz bir yerde .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder